News
News
Burdur Gölü, ülkenin en büyük ikinci tatlı su gölüdür ve benzersiz bir doğal güzelliğe sahiptir. Fakat değişen iklim değişikliği, yanlış yapılan tarım faaliyetleri, kaçak sondajlar ve yanlış yere yapılan barajlar nedeniyle göl kuraklıkla boğuşuyor. En yüksek su seviyesine 1971 yılında sahipken o günden bugüne su seviyesinin üçte birini kaybetti.
Burdur Gölü, Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su gölüdür.
Türkiye’nin yedinci büyük gölü olan Burdur Gölü, kuraklıkla mücadele eden bir su kaynağı ve çeşitli faktörler nedeniyle her geçen gün su kaybına uğramaktadır. Bu kayıpların nedenleri, iklim koşullarının sonucu bölgedeki eski dönemlere göre daha az yağışların oluşması, tarımda kaçakların kullanılması, dereler üzerine inşa edilen barajlar gibi etkenler oluyor.
Gölün su seviyesi, 1971 yılının Temmuz ayında en yüksek noktaya ulaşarak 857,37 metre seviyesindeyken, 2023 yılının Temmuz ayında bu seviye 837,68 metreye kadar düşmüştür. Ayrıca gölün yüzey alanı da en yüksek dönemde 17 bin 998 bin 210 hektar iken, günümüzde sadece 11 milyon 866 bin 192 hektarlık bir alana sahiptir.
Ne yazık ki, Burdur Gölü de saldırganlarla karşı karşıya kalıyor. Su kirliliği ve bozulmanın tarım faaliyetleri, bozulmanın ekolojik bütünlüğü bozmaktadır. Ancak, rejimin korunması ve yerel yönetimler, bu değerli doğal yapıların korunması ve onarımı için yöneticiler için çaba harcamalıdır.
Burdur Gölü, hem doğal güzellikleri hem de ekolojik önemi ile büyüleyici bir yerdir. Sessiz ve sakin sularıyla çevrili bu göl, doğa tutkunları için bir cennettir ve aynı zamanda çıkış tarihindeki zenginlikleri ayrılmak isteyenler için birçok fırsat sunar. Ancak bu doğal harikanın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için sürekli çaba gösterilmesi gerekmektedir.
Antalya ve Isparta illerinin sınırında yer alan Burdur Gölü, ülkenin en büyük ikinci tatlı su gölüdür ve benzersiz bir doğal güzelliğe sahiptir.
Göl, Türkiye’nin Batı Akdeniz bölgesinde yer almaktadır. Burdur il sınırları içinde bulunan bu göl, aynı zamanda ilin merkezi olan Burdur şehrinden adını alıyor. Göl, şehir merkezinin hemen yanında yer alıyor ve bu nedenle şehir ile göl arasında kısa bir mesafe bulunuyor.
Burdur Gölü, yaklaşık 250.000 yıl önce Pleistosen döneminde başlayan jeolojik yapılardan oluşmuştur.
Burdur Gölü, yaklaşık 250.000 yıl önce Pleistosen döneminde başlayan jeolojik yapılardan oluşmuştur. Bu süreçte bölgedeki yer kabuğu hareketleri ve reaksiyonların sonucu oluşan çöküntüler gölün temel jeolojik nedenleridir. Gölün bulunduğu alan, graben adı verilen çöküntü havzasının bir parçasıdır.
Jeolojik Kökeni : Gölün jeolojik oluşumu oldukça eski dönemlere dayanıklıdır. Gölde binlerce yıl süren jeolojik hareketlerin sonucu ortaya çıkar. Bu hareketler, bölgedeki yer kabuğu çatlaklarını ve çöküntülerini içerir. Göl, bu çatlamaların meydana getirdiği çukurluklarda su birikintileriyle oluşmuştur.
Kuş gözlem kuleleri, kuşları rahatsız etmeden onları gözlemleme fırsatı sunuyor.
Burdur Gölü ve tipik, birçok kuş türü için önemli bir göç yolu ve yuva alanıdır. Özellikle su kuşları, bu göl ve çevresinde bol miktarda bulunur. Gölün parlamaları, doğa akışları ve kuşatmaları için bir cennettir. Özellikle ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde, göç dönemleri sırasında gölde manzara renklenir ve kuş cıvıltılarıyla dolup taşar.
Ekolojik açıdan önemli bir alan olan göl, birçok kuş türünü barındırır. Gölde yaşayan ve göçmen kuşların dinlenme ve tedavi noktası olarak kullanıldığı bir alan olarak bilinmektedir. Bu nedenle, gölün korunması ve sürdürülebilirliği, hem doğal yaşam hem de ekosistem sağlığı açısından büyük önem taşır.
Gölü sadece doğal bir güzellik değil, aynı zamanda bölgesel ve kültürel üretime da dokunan bir yapıya sahiptir. Gölün etrafındaki yer alan antik kent kalıntıları ve tarihi yapıları, geçmişten günümüze uzanan hikayeleri anlatılır.
Burdur Gölü yüzmek için yasak ve tehlikelidir.
Gölün girişindeki tabelalarda göle girmenin yasak olduğu belirtilmesine rağmen birçok insan, bu uyarıları dikkate alınmadan göle girmeyi tercih ediyor. Ancak Burdur Gölü’nde koşarken, hem göl derinliği hem de göl zeminindeki kumun killi yapısı nedeniyle bataklık etkisi oluşturulabileceği için tehlikeli olabilir. Ayrıca gölün derinliğinin aynısını artabilir, bu da boğulma riskini artırır. Bu nedenle, gölün güvenli olup olmadığının görülmesi ve gölde yüzmek yerine gölün doğal güzellikleri ziyaret etmek için daha ekonomik bir seçenek olabilir. Güvenlik uyarılarının vatandaş tarafından ciddiye alınmaması kişisel güvenliği tehlikeye atabilir.
Haber Merkezi