Üretim ve denetim sürecinde eğitimli isimlere yer verilmesi önem arz ediyor
Hayatımızın her alanında ehemmiyetini hissettiren kalite standartları, gıda maddelerinin üretimi ve denetiminde de büyük önem arz etmektedir. Gıda maddelerinin kalite standartlarına uygun şekilde üretilmesi ve korunması süreci, mevcut koşulları uygun şekilde denetleyecek gıda denetçisi ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Sürecin içerisinde büyük paydaya sahip olan üretici firmalarının, üretim aşamasından satışa kadar olan tüm süreçlerde belirli bir kalite standardına da uyması gerekmektedir.
ANALİZ YETENEĞİNİZ GÜÇLÜ OLMALI
Gıdaların tüketiciye en iyi hâli ile ulaşmasını sağlamak için gıdaların üretiminde, denetiminde, kalite kontrolü ve analizi bölümünde yetkin düzeyde kalifiye eleman yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu alanda yer almak isteyen kişilerin birtakım özellikleri içerisinde barındırması gerekmektedir. Sektörde faaliyet gösterecek/gösteren kişilerin kimyaya ilgi duyan, mutfağı seven, analiz yeteneği olan, planlı, dikkatli, ekip çalışmasına uygun, düzenli, disiplinli, çalışkan bireyler olmaları gerekir.
SORUMLULUKLAR PAYLAŞILMALI
Yaptığı açıklama ile başlıkları sektörel gözle değerlendiren TÜKONFED Gıda Komisyonu Üyesi & Gıda Mühendisi Aydan Dalbastı, gıda güvenliğinin her zaman çok ayaklı bir konu olduğunu ifade etti. Üreticinin-kamunun (denetleyici unsurların) ve tüketicinin, gıda güvenliğinde sorumluluğu paylaştığına değinen Dalbastı, “Gıda sektöründe kalifiye ve eğitimli personel konusu son derece önemlidir. Bunun yanı sıra üretici dürüst ve güvenilir, kamu tarafsız ve yaptırım gücüne sahip, tüketici de bilinçli olmalıdır” dedi.
UCUZ GIDA SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR
İnsan yaşamının sürdürülebilirliği için en temel ihtiyaçlarımızın başında gıdaların geldiğini söyleyen Dalbastı, Günümüz şartlarında ise sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimin oldukça zor hale geldiğine dikkat çekti. Geçmişten günümüze, her çeşit gıdada pek çok farklı hileye başvurulduğunu hatırlatan Dalbastı, “Gerek üreticinin daha fazla kazanç sağlamayı amaçlaması, gerek tüketicinin gıdaya daha ucuza ulaşma çabası maalesef gıdada taklit ve tağşişi yani gıda hilelerini ortaya çıkarıyor. Enflasyon artışları, tüketicinin alım gücünün düşmesi gibi etkenler bu durumu daha da yaygınlaştırıyor” dedi.
“HİLELİ ÜRÜNLER ARTIK DUYURULMUYOR”
Ülkemizde gıda üretim ve satış noktasında kontrol ve denetim yetkisinin yasal olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğunu hatırlatan Dalbastı, Bakanlık denetçileri tarafından, gıda üreticilerinin ve satış noktaları denetlenip, zaman zaman işletmelerdeki gıda ürünlerinden numuneler alınarak analiz ettirildiğini dile getirdi. Dalbastı, “Önceki yıllarda bu denetimlerde alınan numunelere ait uygunsuz sonuçlar yani gıda hileleri bakanlığın resmî web sitesinde firma ismi ile birlikte kamuoyuna duyurulmakta idi. Mart 2022’den bu yana, yani yaklaşık 18 aydır ise herhangi bir taklit tağşiş ifşa listesi yayınlanmadı” diye konuştu.
“BAKANLIK ETKİN DENETİM YAPAMIYOR”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2021 verilerine göre ülkemizde kayıtlı gıda işletmesi sayısının 50 bin civarında olduğunun bilgisi veren Dalbastı, bu işletmelerin yaklaşık yüzde 10-12’sinin ise gıda imalatı yaptığına dikkat çekti. Mevcut rakamların belirli sorumlulukları da beraberinde getirdiğini kaydeden Dalbastı; “Gıda işletmesi sayısı bu kadar çokken, mevcut alt yapı ve denetçi sayısı ile bakanlığın yeterli ve etkin denetim yapamadığı ve yapamayacağı bir gerçek. Yapılan denetimlerde tespit edilen uygunsuzluklara kesilen idari cezalar, para cezaları, işyeri kapatmaları günümüzde pekte caydırıcı olmuyor” şeklinde konuştu.
“TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI GERİ ADIM ATTI”
Oluşan tablo değerlendirildiğinde gıda hilelerinin önünün kesilmesinin pek olası görünmediğinin altını çizen Dalbastı; “Yaz aylarında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın lahmacun, pide, börek yapan işyerlerinden denetim sırasında numune alınmamasını belirten bir iç yazışması kamuoyuna yansımış ve gıda güvenliği açısından kafaları karıştırmıştı. Sonrasında bakanlık konunun yanlış anlaşıldığını açıklayıp geri adım atsa da bu karar riskin boyutları göstermeye yetiyor” ifadelerini kaydetti.
“YASAL OLMAYAN KATKI MADDELERİ KULLANILIYOR”
Üretim aşamasında çoğunlukla hileli yöntemlere başvurulan gıdalara da açıklamasında yer veren Dalbastı, şöyle devam etti; “Hemen hemen her gıdada hile yapılabiliyor. Bakanlık tarafından yayınlanan ifşa listelerinde en sık karşılaşılan gıda hileleri ise; kırmızı et ve şarküteri ürünlerinde beyaz et, tek tırnaklı eti ve sakatat karışımlarına rastlanması, zeytinyağına bitkisel ve tohum yağlarının karıştırılması, yoğurtta jelatin kullanımı, baharatlarda boya kullanımı, siyah çay ve bitki çaylarında boya kullanımı, peynir ve şarküteri ürünlerinde nişasta kullanımı, bal yerine glikoz şurubu, takviye edici gıdalar ve gazlı içeceklere ilaç etken maddeler katılması, izinsiz ve yasal olmayan katkı maddelerinin gıdalarda kullanılması sayılabilir.”
HEM ALDATILIYORUZ HEM ZEHİR TÜKETİYORUZ
Tüketicilerin cevabını sıklıkla sorguladığı ‘Gıdalardaki hileler sağlık riski taşıyor mu?’ sorusuna da yanıt veren Dalbastı, “Gıda hilelerin bir kısmı sağlık riski taşırken bir kısmı ise sağlığı bozmasa da tüketiciyi aldatmaya yönelik hileler oluyor. Örneğin; kırmızı etin içerisine katılan kanatlı eti, insan sağlığına yönelik bir tehdit oluşturmayacaktır. Ancak herhangi bir gıda ürüne katılan sentetik boya, ilaç etken maddesi, yasal olmayan katkı maddeleri insan sağlığını olumsuz etkileyecek sonuçlar olabilir. Özellikle risk grupları olan çocuklar, hamileler ve yaşlılar bu durumlardan çok daha ciddi etkilenebilir” ifadelerine yer verdi.
“HİLEYİ ANLAMAK İÇİN ANALİZE İHTİYAÇ DUYULUR”
Gıda hilelerini tespit etmek adına atılması gereken adımlara ilişkin tavsiyelerde de bulunan Dalbastı, şunları kaydetti; “Gıda hilelerini çoğu zaman duyusal olarak tespit etmek mümkün olmayabilir. Çoğunlukla gıdadaki hileyi anlamak için laboratuvar analizine ihtiyaç duyulur. En kesin ve net yöntem analiz yöntemidir. Bazı gıda türleri için basit duyusal kontrol yöntemleri olsa bile, bu yöntemlerin kesin bir güvenilirliği yoktur. Örneğin baharatlara boya katıldığını süt ve yoğurt testi ile görebileceğimiz gibi rengini hiç vermeyen sentetik boyalarda bulunmaktadır.”
“FİYAT MALİYET DENGESİNE GÖRE HAREKET EDİLMELİDİR”
Tüketicilerin bazı küçük detaylara dikkat ederek hem kendileri hem aileleri için tedbir alabileceğini kaydeden Dalbastı, “Muhakkak satın aldığımız gıdanın etiketini okumak, içeriğini kontrol etmek, kesinlikle açıkta satılan ambalajsız kimliksiz ürünleri tercih etmemek, mümkünse bildiğimiz güvenilir markaları tercih etmek ve tabi fiyat maliyet dengesine göre hareket etmek gerekir. Açıkta ve ambalajsız satılan bir gıdanın her zaman gıda güvenliği riski taşıdığını hatırlayıp, hiçbir güvenilir gıdanın maliyetinden veya piyasadaki muadillerinden çok daha ucuza satılamayacağının bilinci ile hareket etmek gerekir” dedi.
“GIDA GÜVENLİĞİ SİSTEMİNİ EĞİTİMLİ PERSONEL YÜRÜTMELİ”
Gıda sektöründe önemli konu başlıkları arasında yerini alan kalifiye ve eğitimli personel konusuna da vurgu yapan Dalbastı, “Özellikle üretim ve denetim noktasında, gıda güvenliği sistemini yürüten eğitimli teknik personeller, gıda mühendisleri ve her aşamada gıda ve gıda güvenliğine yönelik mesleki ve işi başı eğitimlerini almış personel çalıştırmak son derece kritiktir” diye konuştu. Gıda güvenliği konusunun her zaman birden alanın orta noktası olarak ifade edileceğini kaydeden Dalbastı, üretici-denetleyici-tüketici üçgeninin gıda güvenliğinde sorumluluğu paylaştığını söyledi. Dalbastı, üreticinin dürüst ve güvenilir, kamunun tarafsız ve yaptırım gücüne sahip, tüketicinin de bilinçli olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Duygu TEKİN