2- NEBİYE İTAAT ŞARTA BAĞLIDIR
Muhammed aleyhisselamın nebi sıfatıyla söylediği sözler ve yaptığı uygulamalar, onun Hikmet ilmi ile Kur’an’dan yaptığı çıkarımlardır ama çıkarımı yanlış olabilir. Nitekim Hudeybiye Antlaşması’ndan sonra ailelerini bırakıp Mekke’den Medine’ye göç eden hanımlarla Nebimizin yaptığı sözleşmenin içinde şu ifade yer alır:
“Marufta sana isyan etmeyecekler” (Mümtahine 60/12).
Maruf, Kuran’a uygun olandır[58]. Demek ki Nebimizin Kur’an’a uygun olmayan söz ve uygulamalarına karşı çıkılabilir. Geleneksel anlayışa göre onun Kur’an’a aykırı bir sözü olamaz. Ama şu ayette anlatılan Zeyd ve Zeynep olayı, bunun olabileceğinin güzel bir örneğidir:
وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَاهُ فَلَمَّا قَضَى زَيْدٌ مِّنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا
(Ya Muhammed!) Allah’ın nimet verdiği ve senin de nimetlendirdiğin kişiye: ‘Eşini nikahında tut, Allah’a karşı yanlış yapmaktan sakın!’ diyordun. Aslında insanlardan korkarak Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyordun. Oysa doğru olan[59] Allah’tan korkmandır. Zeyd eşiyle ilişiğini kesince onu seninle biz evlendirdik. Bunu yaptık ki, müminlerin evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kesince onlarla evlenmeleri konusunda bir sıkıntı olmasın. Allah’ın emri yerine gelmiştir.” (Ahzab 33/37)
Zeyd, eşi Zeyneb’i boşamak isteyince Muhammed aleyhisselam, Zeyd’in boşanması halinde Allah’ın kendini onunla evlendirip bu konuda Müslümanlara örnek yapacağından korktu. Çünkü onun örnek olma görevi vardır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
“Sizin için, Allah’tan ve ahiret gününden beklentisi olan ve Allah’ı çokça zikreden /Allah’ın kitabını anlayarak okuyan için Allah’ın resulünde güzel bir örnek vardır. (Ahzab 33/21)
O toplumda evlatlık, öz evlat gibiydi ama şu ayetlere göre evlatlık diye bir şey olamazdı:
مَّا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِّن قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءكُمْ أَبْنَاءكُمْ ذَلِكُمْ قَوْلُكُم بِأَفْوَاهِكُمْ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّبِيلَ. ادْعُوهُمْ لِآبَائِهِمْ هُوَ أَقْسَطُ عِندَ اللَّهِ فَإِن لَّمْ تَعْلَمُوا آبَاءهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّينِ وَمَوَالِيكُمْ وَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ فِيمَا أَخْطَأْتُم بِهِ وَلَكِن مَّا تَعَمَّدَتْ قُلُوبُكُمْ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا.
“Allah bir adamın içine iki kalp koymamış, zihar[60] yaptığınız eşlerinizi, anneleriniz saymamış, evlatlıklarınızı da kendi evladınız saymamıştır. Bunlar, dile getirdiğiniz kendi sözlerinizdir. Allah gerçeği söyler ve doğru yolu gösterir.
Onları babalarının adıyla çağırın, Allah katında doğru olan budur. Babalarını bilmiyorsanız onlar din kardeşleriniz ve yakın dostlarınızdır. Yürekten kasıtlı olarak yapmadıktan sonra hata ile söylediğiniz sözlerden dolayı size bir günah yoktur. Allah, çokça bağışlayan ve ikramı bol olandır.” (Ahzab 33/4-5)
Yazımın devamı yarın…