Emekli Hakim İzzet Doğan, açıklamalarının ikinci bölümünde kadın profilini, doğaya saygıyı ve hayvanlara karşı yapılan şiddeti ele aldı. Doğan’ın açıklamalarının temasında, ‘Şiddetin her türlüsüne hayır’ mesajı vardı.
“PAYLARIN EŞİTLİĞİ BİZE DOĞRULUĞU GÖSTERMEZ”
Ülkemizde yaşanan şiddet sorununun özünde bir ‘kültür sorunu’ olarak yorumlayan Doğan, “Bu yalnızca erkeklerin sorunu değil aynı zamanda kadınların da bir sorunu. Geçenlerde bir yazı da okudum. ‘Artık kadınlar da erkekleri öldürmeye başladı’ diyor. Şiddet konusu ele alınırken, ‘o farzla arttı bu fazla arttı’ demek doğru değil. Payların eşitliği bize doğruluğu göstermez. Ama genelde erkek şiddeti daha fazla. Bu şiddet bazen de vahşete dönüyor. Kadının gösterdiği refleks, bir erkeğin haksızlığına karşı veya kendisini korumak amaçlı oluyor. İkisi çok farklı. İkisinin amacı da çok farklı. Ama gönül ister ki her ikisi de olmasın. Genelde şiddet ortadan kalksın” dedi.
“DOĞAYA KARŞI ŞİDDETİ ORTADAN KALDIRMAK GEREKİR”
Sevgi dolu bir dünyada yaşayarak, insana ve hem doğaya karşı işlenen şiddetin durdurulmasının gerekliliğine işaret eden Doğan, “Doğaya karşı da insanlar acımasız. Ben Ataköy’de yaşıyorum. Buraya bir yaşam merkezi açtılar. Çok vasat yapıldı. İnsanlar arsada oturarak; piknik yapıyor, müzik dinliyor, hatta bazen içki de içiyor bira da içiyorlar. Giderken orayı kötü hatta pis bir şekilde bırakıyorlar. Bu durum doğaya karşı bir şiddet. Oradaki bu kirlilikten ötürü, hayvanlar zarar görüyor. Bitkiler de zarar görüyor. Sonuçta insanlar zarar görüyor, özetle hepimiz zarar görüyoruz. Doğaya karşı da şiddeti ortadan kaldırmak gerekir. Ormanlar yandığında canımız yanıyor. Birisi keyfi için bir mangal yakıyor. Yetişmesi 50 yıl, 100 yıl süren ağaçlar yanıyor” diye konuştu.
“HAYVANLARA UYGARCA BAKMAMIZ GEREKİYOR”
Şiddetin türleri arasında yerini alan hayvanlara şiddetin de engellenmesi gerektiğinin mesajını paylaşan Doğan, ‘hayvanlara bakıyoruz’ sorumluluğu adı altında insan olmanın getirdiği sorumlulukların unutulmaması gerektiğini kaydetti. Doğan, “Hayvan sevgisi dolayısıyla hayvanları da olduğu gibi, başıboş bırakmak, apartman koridorlarında kedileri beslemek gibi durumların önüne geçilmesi gerekiyor. Kokmuş nesneleri, apartman penceresinden atanlar var. Hayvanlara da uygarca bakılmalı. Onlar da can taşıyor. Onlar da acı çekiyor. Onların da kimsesi yok. Onların da kimsesi bizleriz. Bizler nasıl doğayı kirletiyorsak, hayvan sevgisine de o çevreyi katmamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.