* Adli Bilişim Uzmanı & Emekli Emniyet Mensubu İsa Altun, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, silah sanayisinin özel durumuna dikkat çekti.
* Altun, silah sanayisinin toplumun denetimine alınamadığı, şirketlerin kâr amacının etkisinde kaldığı sürece tehlikeli durumların ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğunu dile getirdi.
Türk girişimci, aktivist ve iş insanı Nazire Dedeman Çağatay’ın, 28 Eylül 1993’te silahla vurularak elim bir olay sonucu henüz 17 yaşında yaşamını kaybeden oğlu Umut’un anısını yaşatmak ve başkalarının bireysel silahlanmasını engellemeyi amaçlayan Umut Vakfı, 28 Eylül tarihinin önemine dikkat çekmeyi sürdürüyor. Umut Vakfı aynı zamanda 28 Eylül’ün Bireysel Silahsızlanma Günü olarak kabul edilmesi için her yıl bu tarihte çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Bireysel silahsızlanma bilincinin yurttaşlarda oluşması ve her yıl ortalama 3 bin kişinin hayatına mal olan bireysel silahlanma sorununa dikkat çekmek amacıyla Umut Vakfı tarafından başlatılan ve geleneksel hale gelen 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü, ateşli silahlarla yakınlarını kaybedenlerin, bireysel silahlanmaya karşı olan ve tepki duyanların, bireysel silahlanmayı protesto edenlerin sesi olmayı sürdürüyor.
“YÜZYILLARDIR ACI TECRÜBELER İÇERİSİNDEYİZ”
Gündemine aldığı konu başlıkları ile bireysel silahlanmanın tehlikelerine, bireysel silahlanmanın önünü açacak çalışmalara her zaman dikkat çeken Adli Bilişim Uzmanı & Emekli Emniyet Mensubu İsa Altun, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Dünya ölçüsünde insanlara hakça bir düzen sağlanmadıkça silahsızlanma ve barış konularına tam anlamıyla ‘güven’ odaklı şekilde bakmanın olanaksız olduğunu belirtti. İnsanın sağlığının ve yaşamın çok kutsal ve öncelikli bir alan olduğunu kaydeden Altun, “İnsanlığın yüzyıllardır geçirdiği çok acı tecrübelere rağmen barış ve güvenliğin yerleşmediği dünyamızda barış ve silahsızlanma arasındaki ilişki çağımızın koşullarında üzerine dikkat edilmesi gereken bir konudur” dedi.
“ULUSAL GÜVENLİK KAVRAMI VAZGEÇİLMEZ BİR UNSURDUR”
Evrensel barış özleminin insanlığın tarihi kadar eski olduğunu ifade eden Altun, eski çağlardan beri filozofların, bilginlerin, bilge ruhlu insanların bireysel mutluluğun olduğu kadar toplumsal gelişim ve ilerlemenin de ancak barış ortamında gerçekleşebileceğini savunduklarını hatırlattı. Altun, şu maddelere vurgu yaptı; “İnsanoğlu çözümsüz ve karmaşık sorunlar karşısındadır. Teknoloji bunlara çözüm bulmaya çalışırken yanında yeni sorunlar da getirmektedir. Artık dünyanın her bir köşesindeki insan birbirinden bilgi sahibi olmakta ve birbirinin davranışından etkilenmektedir. Silahsızlanma ve barış için kanaatim odur ki bu bir müjdedir. Dünya ölçüsünde insan hakça bir düzen sağlanmadıkça silahsızlanma ve barışa tam güvenle bakmak olanaksızdır. Eşitlik barışın tek geçerli güvencesidir. Uluslararası Güvenlik hiçbir ülkenin vazgeçemeyeceği bir temel unsurdur.”
“SİLAHLAR DAHA ÖLDÜRÜCÜ NİTELİK KAZANDI”
Güvenlik kavramında tek aracın silah olmadığını hatırlatan Altun, bu bilince varılabildiği ölçüde silahsızlanmaya ve barışa ulaşmanın daha kolay olacağının sinyalini verdi. Altun, şöyle devam etti; “Bu nedenle, barış ve silahsızlanma konularında uluslararası örgütlere sorumluluk kadar yetki de verilmesinde yarar vardır. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, özellikle atom silahlarının ortaya çıkışıyla silahların nitelik ve niceliğinde büyük bir gelişme ve değişme olmuştur. Silahlar daha öldürücü bir nitelik kazanmıştır. Sayılarında inanılmaz bir artış olmuştur. Bugün, hukukun, silahları ve bunların kullanılacağı yerleri kısıtlayabilmesi insanlık için daha sabırsızlıkla beklenen bir aşama haline gelmiştir. Nitekim bu alandaki çabalar yoğunluk kazanmıştır.”
“ÇABALARIMIZ RESMİ GÖRÜŞMELERLE SINIRLI KALMAMALI”
“Acımasız emperyalizmin çok uluslu tekelleri silahlanmayı alabildiğine hızlandırmaya çalışırken, tüm dünya halklarından, sömürülen kitlelerden barış çağrıları yükseliyor” diyen Altun, barış ve silahsızlanma çabalarının, yalnızca devletler ve hükümetler arasındaki resmi görüşmelerle sınırlı kalmaması gerektiğinin altını çizdi. Özellikle basın kuruluşlarına bu noktada büyük görevler ve sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Altun, “Karşılıklı anlayışın, güvenin ve dostluğun silahsızlanma gayretleri için önemli koşullar olduğunu biliyoruz. Bu konuda aile tutumu ve eğitimin rolü küçümsenemez. Eğitimle, en güçlü ülkenin değil, diğer toplumlarla geçinebilen ülkenin büyük ülke olduğu, en küçük yaştan itibaren evlatlarımıza belirtilmelidir” diye konuştu.
“SİLAH SANAYİSİ TOPLUMUN DENETİMİNE ALINMALIDIR”
Büyüklüğün üstünlükte değil hakça ilişkiler kurarak ve eşitlik ilkesinde aranacağını söyleyen Altun, “Diğer taraftan, dostluk ve karşılıklı güvenin gelişmesi konusunda insanlar arası temas sıklığı, kültür ve bilgi alış-verişinin önemini küçümseyemeyiz. Modern ulaşım ve iletişim de dünyayı giderek küçültmekte ve bireyleri birbirine yaklaştırmaktadır. Bu da göz önünde tutulması gereken olumlu bir unsurdur. Son yıllarda silahsızlanma çabalarına kamuoyunun etkin bir şekilde katkıda bulunduğunu gözlemekteyiz. Bu çerçevede, silah sanayiinin özel durumuna da kısaca değinmek istiyorum. Silah sanayii toplumun denetimine alınamadığı, şirketlerin ister istemez öncelik verdikleri kâr amacının etkisinde kaldığı sürece tehlikeli durumların ortaya çıkması olasıdır” ifadelerine yer verdi.
“SİYASİLERİN GÖREVİ İNSANLIĞIN ACILARINI DİNDİRMEKTİR”
Barış ve silahsızlanma sorunlarının dünyamızın en güncel, en ivedi sorunları olma özelliğini bugün de sürdürdüğünün bilgisini veren Altun, “İki büyük savaşın tüm acı ve yıkımını yaşamış olan dünyamız da bugün iki süreç bir arada işlemektedir: Bir yanda kalıcı ve adil bir barış sağlama, insanlığı yeni bir savaşın yıkımından koruma, uluslararası güvenlik ve iş birliği olanaklarını geliştirilmesi elzemdir. Dünyanın her yerinde barış güçleri savaşa, silahlanmaya karşı savaşım veriyor. Çünkü savaş, silahlar; insana, insanlığa, en temel gereksinmeleri pahasına, acı, kan, ölüm getiriyor. Oysa dünyaya yön veren siyasilerin görevi insanlığın acılarını dindirmektir, öldürmek değil, yaşatmaktır” dedi.
Dünya halklarının temel gereksinmelerinin tümünü karşılayabilecek harcamanın 10 katı kadar miktarının, silahlanmaya ayrıldığını söyleyen Altun, silahların sustuğu ve çocukların ölmediği bir dünyanın herkesin tek özlemi olduğunu sözlerine ekledi.
Duygu TEKİN