Allah Teâlâ, düşman tehlikesi ile karşılaşan yolcuların, namazı nasıl kılacaklarını şöyle açıklamıştır:
وَإِذَا كُنْتَ فِيهِمْ فَأَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلَاةَ فَلْتَقُمْ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا أَسْلِحَتَهُمْ فَإِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَائِكُمْ، وَلْتَأْتِ طَائِفَةٌ أُخْرَى لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ، وَدَّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ أَسْلِحَتِكُمْ وَأَمْتِعَتِكُمْ فَيَمِيلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةً، وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ إِنْ كَانَ بِكُمْ أَذًى مِنْ مَطَرٍ أَوْ كُنْتُمْ مَرْضَى أَنْ تَضَعُوا أَسْلِحَتَكُمْ، وَخُذُوا حِذْرَكُمْ، إِنَّ اللَّهَ أَعَدَّ لِلْكَافِرِينَ عَذَابًا مُهِينًا.
“(Ey Muhammed!) İçlerinde olur da namazı onlar için tam kılarsan, bir kısmı seninle birlikte namaza dursunlar ama silahlarını kuşansınlar. Secdeleri yaptıklarında da derhal etrafınıza dağılsınlar. Namazı kılmamış olan öbür kesim hemen gelsin, onlar da seninle namaz kılsınlar ama tedbirli olsunlar ve silahlarını kuşansınlar. Kâfirlik eden o kimseler isterler ki silahlarınızdan ve eşyanızdan uzak kalasınız da size ani bir baskın yapsınlar. Yağmurun verdiği bir sıkıntıdan veya hasta olmanızdan dolayı silahlarınızı bir yere koymanızın günahı olmaz ama yine de tedbiri elden bırakmayın. Allah o kâfirlere, küçük düşürücü bir azap hazırlamıştır.” (Nisa 4/102)
Bir önceki ayete göre, düşmanın saldırma tehlikesi karşısında kalan yolculardan dileyen namazı kısaltır, dileyen de kısaltmaz. Bu ayete göre ise Muhammed aleyhisselam, böyle bir durumda namazı kısaltmayarak yolcuların hepsine imamlık yapmak isterse onları ikiye ayıracak, bir kesimi düşman karşısında nöbet tutarlarken diğerleri onun arkasında namaza duracaklardır. Birinci kesim, ilk rekatin secdelerini yapınca namazı kılmış olacak ve derhal ikinci kesimden nöbeti devralacaktır. Onlar da gelip Nebimize uyacak ve namazın kalan kısmını onunla beraber kılacaklardır.
Ayetteki “Namazı kılmamış olan öbür kesim hemen gelsin, onlar da seninle namaz kılsınlar” emri çok önemlidir. Burada, bir rekat da onlar kılsınlar denmiyor. Namazın kalan kısmını kılsınlar deniyor. Çünkü onlar nebimiz gibi, secdelerin arkasından oturup duaları okuyacak sonra dağılacaklardır. Eğer akşam namazı kılınıyorsa Nebimizle birlikte, kalan iki rekatı kılacaklardır.
C- REKAT SAYILARI
Güvene kavuştuğunuzda namazı tam kılın. (Nisa 4/103) buyurulduğu için korku geçince yolcular, akşam namazı dışındakileri iki rekat kılacaklardır. Bu, yolcular için kısaltma değil, namazı tam kılmadır. Nebimiz yolcu iken namazlarını hep böyle kılmıştır.
Şu ayete göre namazlar, en az iki rekat kılınır.
فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ . وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَأَدْبَارَ السُّجُودِ.
(Ya Muhammed!) Ne derlerse desinler sen sabret /duruşunu bozma. Güneş doğmadan önce (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) bir de batmadan önce (öğle ve ikindi vakitlerinde), her şeyi mükemmel yaptığından dolayı Rabbine tesbih et. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da ona tesbih et. (Kaf 50/39-40)
Tesbih, Allah’a kullukta acele davranmaktır[9]. Bu emir, farz ibadetleri de nafileleri de kapsar[10]. Ayetteki “Gecenin bir bölümünde” ifadesi, gece namazı ile ilgilidir. Bir müddet uyuduktan sonra kılınan gece namazına teheccüd denir. Teheccüd namazı Nebimize farz kılınmış (İsra 17/79), her müslümana da tavsiye edilmiştir[11].
Yukarıdaki ayetin şu ifadesine göre namazlarda rekat sayısı en az ikidir.
وَأَدْبَارَ السُّجُودِ
Secdelerin arkasından da (ona tesbih et)
Burada secdeler anlamı verilen kelime السجود = es-sücud’dur. Sücud, mastardır. Arap dilinde çeşit (nev’) veya sayı (merre) bildirmek için olmayan mastarın çoğul ve dişil kalıbı olmaz. Ona, bağlamına göre anlam verilir. “Es-sücûd” ifadesinin tamlayanı olan أَدْبَارَ =edbar /arkaları kelimesi çoğul olduğu için sücud kelimesi de çoğul sayılır. Arapçada çoğul, üç ve daha fazlasını gösterdiğinden bu ayetteki tesbih emri, en az dört secdeden sonra yerine getirilebilir. Çünkü Nisa 102 ve 103. âyetlere göre her rekatta iki secde yapmak farzdır. Bu konu aşağıda anlatılacaktır. Bu ayetlerden dolayı her iki rekattan sonra oturup zikirde bulunmak farz olur. Bunun böyle olması, yolculuktaki korku hali dışında, namazların en az iki rekat kılınması gerektiğinin delilidir.
Akşam namazının rekat sayısı üçtür. Bu, onun en orta namaz (Bakara 2/238) olmasının gereğidir. Çünkü üç, ortası olan ilk rakamdır. 3 rakamı, 2 ile 4’ün de ortasında yer alır. Akşam namazının en orta namaz olması, namazlardaki rekat sayılarının en az iki, en çok dört olmasını gerektirir.
Her rekatta iki secde olduğu için akşam namazında altı secde olur. 6 rakamı, iki rekatlı namazın secde sayısını gösteren 4 ile, dört rekatlı namazın secde sayısını gösteren 8’in ortasında yer alır. Bu açıdan da rekat sayıları en az iki, en çok dört olur.
Bütün bunlara göre, iki rekatlık sabah namazında bir oturuş; öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarında da iki oturuş yaparak zikirleri okumak farz olur. Akşam namazı üç rekattır. Üçüncü rekat, altı secde ile bittiği için altıncı secdeden sonra oturup zikirleri okumak da farzdır.
YAZIMIN DEVAMI YARIN